2024 - 2025 öğrenim yılı kayıtlarımız devam ediyor. Bilgi ve Kayıt için butonu tıklayarak kayıt olabilirsiniz.
Müzik terapisi; fiziksel, zihinsel, psikolojik ve sosyal ihtiyaçları karşılamada kullanılmıştır. Bu terapi yöntemi en eski yöntemlerden biridir ve birçok kültürde kullanılmıştır. Sinir ve endokrin sistemi üzerinde pozitif etkileri oluşturduğu gibi, düşünce ve duygular üzerinde de etkieri izlenmiştir. Seratonin, dopamin, adrenalin, testosteron hormanlarını olumlu etkilediği, kan basıncı ve solunum ritmini de düzenlediği gözlenmiştir. Homera, ameliyatlarda müziği kullanmış ve rahatlatıcı olduğunu görmüştür. Aesculape, sağırlığı tedavi ederken trampet kullanmıştır. Platon, ruhun derinliklerine ulaşıp ona hoşgörü kazandırıp rahatlık verdiğini görmüştür. Eski Roma’da Celsus, Aretu teskin edici etkilerini gözlemlemiştir. Mısır’da doğum esnasında müziği kullanmışlardır. Konfüçyus, ilişkileri düzenlediğini, insanın gözlerinin parladığını, kulaklarının daha keskin olduğunu, kanın hareketini ve dolaşımını da sakinleştirdiğini söylemiştir. Orta Asya’da Baskı denilen şaman müzisyenler çeşitli hastalıklar üzerinde müziği kullanmışlardır. Batı dünyasında ise 20. Yüzyılın ilk yarısında hastanelerde anesteziye yardımcı olarak kullanılmaya başlamıştır. Müzik; psikyatrik bozukluğu olan hastalarda, kaygıya sebep olacak tıbbi ve cerrahi işlemlerden önce, doğumhanelerde, yoğun bakım ünitelerinde ve ana-çocuk sağlığı birimlerinde de kullanılmıştır. Müzik; akıl, ruh ve vücut sağlığı arasında dengeyi sağlar. Sonuç olarak müzik, yan etkisi olmayan bir tedavi yöntemidir...